Gül Yağı ve Doğanın Derinliklerindeki Anlamı: Felsefi Bir Bakış İnsanın doğa ile olan ilişkisi, tarih boyunca yalnızca bedensel bir gereksinim değil, aynı zamanda ruhsal bir arayış olmuştur. Bu arayış, hem varlık anlayışımızı hem de dış dünyayı nasıl algıladığımızı derinden etkiler. Özellikle gül yağı gibi doğanın bize sunduğu zarif hediyeler, bu ilişkiyi bir adım daha ileriye taşır. Ancak bu parfümlü sıvının ardında yalnızca fiziksel bir ürün mü vardır, yoksa daha derin, soyut bir anlam mı yatar? Gül yağı, bu anlam arayışında bir sembol haline gelebilir. Ontolojik bir perspektiften bakıldığında, gül yağı hem varlık hem de anlam arayışımızın bir parçasıdır. Ancak etik…
4 YorumYazar: admin
Güç, Kurum ve Vatandaşlık Perspektifinden: Güdül Belediye Başkanı Kimdir? Bir siyaset bilimcinin zihninde her siyasi aktör, yalnızca makam sahibi değil; iktidar ilişkilerinin, toplumsal normların ve bireysel beklentilerin kesiştiği birer semboldür. Gücün kaynağı, meşruiyeti ve sınırları üzerine düşünürken Güdül’ün belediye başkanı, yerel siyasetin mikro laboratuvarında önemli bir odak haline gelir. Peki, Güdül Belediye Başkanı kimdir, hangi güç dengeleriyle hareket eder ve toplumla nasıl bir etkileşim kurar? Güdül Belediye Başkanı: Mehmet Doğanay 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Güdül Belediye Başkanı olarak seçilen kişi Mehmet Doğanay’dır. [1] Resmi kaynaklara göre; veterinerlik eğitimi almış, siyaset bilim ve kamu yönetimi alanında öğrenim süreci olan, CHP…
Yorum Bırak“Gözünü karartmak” bir deyim midir? Ekonomi perspektifinden cesaret, risk ve rasyonalite üzerine bir analiz Bir ekonomist, kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin maliyeti üzerine düşünürken aslında insan doğasının en temel çelişkisiyle karşılaşır: akıl ve cesaret arasındaki gerilim. Bir yatırımcı, bir girişimci ya da sıradan bir tüketici için bile her karar, bir tür denge arayışıdır. Tam bu noktada Türkçenin güçlü bir ifadesi devreye girer: “Gözünü karartmak.” Evet, bu ifade bir deyimdir—ama yalnızca dilin değil, ekonomik davranışın da özünü yansıtan bir metafordur. “Gözünü karartmak”, bir anda rasyonel hesapları geride bırakıp, belirsizliğe rağmen adım atmak anlamına gelir. Peki, bu tavır bir ekonomi için ne ifade…
Yorum BırakGözleme Hamuru Sütle Olur mu? Kültürün Hamurunda Yoğrulan Bir Antropolojik Yolculuk Bir antropolog için her yiyecek, sadece besin değildir; o, kimliğin, toplumsal yapının ve sembolik anlamların bir parçasıdır. Kültürlerin çeşitliliğini inceleyen biri olarak sofralarda yoğrulan hamurlar bana hep şunu düşündürür: Bir toplumun elinin hamurunda, tarihinin izi vardır. Gözleme, Anadolu mutfak kültürünün sade ama derin anlamlar taşıyan yemeklerinden biridir. Ve bugün, bu basit ama büyüleyici sorunun peşine düşüyoruz: Gözleme hamuru sütle olur mu? Bu soru, sadece bir tarifin detayı değil; aynı zamanda kültürel kimliğin, toplumsal ritüellerin ve yerel alışkanlıkların ifadesidir. Çünkü yemek, insanın kültürle kurduğu en samimi diyalog biçimidir. Gözleme: Kadim…
Yorum BırakGurbette Yaşam Ne Demek? Güç, Kimlik ve Vatandaşlık Üzerine Siyasal Bir Okuma Bir siyaset bilimci olarak, insanın yaşadığı yerle olan ilişkisinin her zaman politik bir mesele olduğunu düşünürüm. “Gurbette yaşam” ifadesi, yalnızca coğrafi bir ayrılığı değil, aynı zamanda iktidar, kimlik ve aidiyet arasındaki karmaşık bağları temsil eder. Çünkü her göç, bir sistemin içinde yeniden konumlanmaktır. Her gurbette yaşayan birey, yeni bir düzenin sınırlarında hem vatandaş hem yabancı olmayı öğrenir. Peki “gurbette yaşamak” gerçekten ne demektir? Bu soruya yanıt ararken, yalnızca duygusal değil; aynı zamanda yapısal, ideolojik ve toplumsal boyutları da dikkate almak gerekir. İktidar ve Göç: Sınırların Ötesindeki Güç İlişkileri…
8 YorumHaybeden Gerçeküstü Aşk Ne Anlatıyor? Geleceğin Duygusal Kodlarını Çözmek Bazı hikâyeler vardır, sadece bir dönemi değil, bir duygunun evrimini anlatır. “Haybeden Gerçeküstü Aşk” tam da böyle bir hikâye. Cem Yılmaz’ın yazıp yönettiği, mizah ile duygusallığın iç içe geçtiği bu yapıt, aşkın hem trajikomik hem de felsefi yanını yansıtırken, geleceğin ilişkilerine dair düşündürücü ipuçları veriyor. Bugün gelin, bu filmi yalnızca bir aşk hikâyesi olarak değil; insan ilişkilerinin geleceğine dair bir laboratuvar gibi ele alalım. Çünkü aşk artık sadece duygusal bir deneyim değil — teknolojik, toplumsal ve psikolojik bir dönüşümün tam merkezinde. — Haybeden Gerçeküstü Aşk: Aşkın Gerçeküstü Hali “Haybeden Gerçeküstü Aşk”,…
Yorum BırakBir Kağıt Kaç Gram? Toplumsal Yapıların Ağırlığı Üzerine Bir Düşünce Toplumsal yapılar, tıpkı bir kağıdın gramajı gibi, görünmeyen ama ağır olan bir yük taşır. Sosyolojik bir araştırmacı olarak, genellikle gündelik hayatın en küçük parçalarını inceleyerek, büyük toplumsal dinamikleri anlamaya çalışırım. Peki, bu incelemeyi bir kağıdın gramajı üzerinden yapabilir miyiz? Görünüşte basit bir soru olan “Bir kağıt kaç gram?” aslında toplumun derin yapılarının, normlarının ve cinsiyet rollerinin nasıl şekillendiğini anlamamız için bir metafor olabilir. Kağıdın gramajını sorgularken, toplumsal ağırlıkları da tartışabiliriz. Toplumlar, tıpkı bir kağıdın farklı gramajlarına sahip olabilen halleri gibi, birbirinden farklı fakat birbirine sıkı sıkıya bağlı yapılarla şekillenir. Peki,…
Yorum BırakAğustos Ne Demek? Edebiyatın Sıcak Nefesiyle Zamanın Anlamına Yolculuk Bir Edebiyatçının Bakışı: Sözcüklerin Sıcağı, Zamanın Hafızası Bir edebiyatçı için Ağustos, yalnızca bir ayın adı değildir. O, kelimenin taşıdığı anlamın ötesinde, bir duygunun, bir bekleyişin, bir olgunlaşmanın mevsimidir. Edebiyat, kelimelere yüklediğimiz anlamlarla var olur; bu yüzden her sözcük bir hafızadır. “Ağustos” da Türkçede yalnızca takvimdeki sekizinci ayı değil, yazın doruğunu, sıcağın sükûnetini, zamanın ağır akışını temsil eder. Edebiyatın dilinde her kelime, bir çağrışımdır. Ağustos, yalnızca güneşin yakıcılığını değil; aynı zamanda insanın içindeki “olgunlaşma sancısını” da taşır. Çünkü tıpkı meyveler gibi, duygular da Ağustos’ta olgunlaşır. Ağustos’un Dili: Bir Kelimenin Etimolojik Hikâyesi Kelimelerin…
Yorum BırakHegel Kaçıncı Yüzyıl Filozofudur? Eğitim Perspektifinden Bir İnceleme Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Eğitim, bireylerin dünyayı nasıl gördüklerini, nasıl düşündüklerini ve nasıl hareket ettiklerini değiştirebilen güçlü bir araçtır. Bir öğretmen, öğrencilerin sadece bilgi edinmelerine değil, aynı zamanda bu bilgileri nasıl kullanacaklarına dair düşünme biçimlerini de şekillendirir. Öğrenme süreci, bireyleri dönüştürürken toplumu da etkiler. Felsefe, tarihsel süreçlerin ve toplumsal değişimlerin anlaşılması için güçlü bir araç sunar. Bugün, özellikle Hegel gibi derin felsefi düşünürler, pedagojik bakış açılarıyla öğrenme süreçlerini şekillendiren düşünceleriyle bizlere ilham vermeye devam ediyorlar. Bu yazıda, ünlü Alman filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in felsefi düşüncelerine ve onun öğrenme süreçleri ile pedagojik yöntemlere…
6 YorumGöbek Taşı Nasıl Temizlenir? İktidarın Mermerinde Bir Siyaset Bilimi Okuması Bir siyaset bilimci olarak, bazen toplumun derin yapısını anlamak için bir meydan, bir anıt ya da bir taşın yüzeyine bakmak yeterlidir. Göbek taşı, yalnızca hamam kültürünün bir parçası değil; aynı zamanda iktidarın, aidiyetin ve toplumsal temsillerin sembolik mekânıdır. Bu yazı, “Göbek taşı nasıl temizlenir?” sorusunu hijyenin ötesine taşıyarak, devletin kendini arındırma pratiklerinden, ideolojinin mermerine sinmiş güç izlerine kadar uzanan bir politik analize dönüştürür. Göbek Taşı: Sıcaklığın ve İktidarın Merkezi Hamam mimarisinde göbek taşı, hem fiziksel hem de toplumsal bir merkezdir. Isı oradan yayılır; insanlar çevresinde toplanır. Bu düzen, bir mikro-iktidar…
6 Yorum